Minik tatlı cüce ay olarak bildiğimiz şubat ayı geldi hoşgeldi.Yeni yıl heyecanını daha dün gibi yaşıyorduk oysa zaman denilen kavram çok sihirli.
Başlıktanda anlaşıldığı üzere bu aya 14 şubattan dolayı sevgi ayı demek istedim.Sevgi denilen kavram öyle eşsiz sonsuz ve karşılıksız ki bunu ne bir güne ,ne bir aya sığdırabiliriz aslında…
Sevginin sözlük anlamı ”insanı bir kimseye ya da şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel duygu, sevme duygusu.”olarak tanımlansada herkes bu duyguyu farklı şekilde farklı dozlarda yaşayıp çevresine sunuyor.Ve en önemlisi kendini sevmeyen insan kimseyi sevmiyor.Kardeş sevgisi, şefkat; yemek sevgisi, zevk; spor sevgisi , tercih; ya da etkilenme, eğilim, düşkünlük, meyil, hayranlık, tutkunluk, bağlılık, dostluk, gibi anlamlara çıkar.
Gelelim şu meşhur 14 şubata 🙂 Sevgililer Günü, kökeni, Roma Katolik Kilisesi‘nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır.Valentine nin armağanıyla ortaya çıkan sevgililer gününü izninizle ‘Sevgi günü ‘olarak değiştiriyorum.Ne yani sevgilisi olmayanlar bugünü kutlayamaz mı ? 😀 Sevin,sevilin sevmek için bahaneler yaratın a dostlar hayat denilen şey bir nefes…
Biz dünyaya gelirken sevgiyle aşkla yaratılıyoruz bir kere ilerleyen yazılarda bu konuya yer veririm.
O zaman Nazım hikmet ten pirayeye bir şiirle aşka çağırıyorum sizi;
En güzel deniz,
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk ,henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür…
kalbimdenkalbime*